31 Mayıs 2010 Pazartesi

Dünya Kupası | B Grubu

Alessionun başlattığı Dünya Kupası grup analizlerinin ikinci ayağını kendisinin de izniyle ben yazacağım. B grubu 1.'si ilk maçta belli olur bence. Nijerya- Arjantin maçını kazanan birinci kaybeden ikinci olur. Tahmini sıralamam işe şöyle;

B Grubu
Arjantin
Nijerya
Yunanistan
Güney Kore

Arjantin

Messi-Maradona kıyaslaması dolayısıyla belki de performansı en çok merak edilen takım Arjantin. En kuvvetli hattı forvet hattı olan Arjantin 23 kişilik aday kadrosundaki forvetler; Diego Milito, Lionel Messi, Lisandro Lopez, Kun Agüero, Carlos Tevez, Gonzalo Higuain ve Martin Palermo. Gerçekten hepsi mevkilerinde parmakla gösterilen oyuncular. Maradona forvet hattında nasıl bir seçim yapar bilemiyorum ama bana kalsa ben 3 forvet oynatıp, ortada Higuain, Milito veya Agüero, solda Tevez veya Lisandro sağda da Messi'yi oynatırdım. Ama Arjantinde diğer bölgeler forvetler kadar iyi değil hatta hiç iyi değil bence. Hele ki Cambiasso ve Zanetti kadroda yokken defans yapmakta baya bir zorlanacaklar gibime geliyor. Bu yüzden en fazla yarı finale kadar gidebilirler diyorum. Ama Messi en iyi olduğunu kanıtlamak için kupayı kazandırabilir ülkesine.

Nijerya


Grupta ikincilik yarışının en iddialı adayı bence Nijerya. Belki bir sürpriz Arjantin galibiyeti alabilirse 1. bile olabilir. Fizik gücü çok yüksek bir takım olan Nijerya aynı zamanda da teknik kapasiteye sahip oyunculara da sahip. Nijerya çok üstün futbolculara sahip olmasa da her mevkiide belli bir seviyenin üzerinde olan oyunculara sahip. Kalede 27 yaşındaki Vincent Enyeama, defansta Taiwo, Josep Yobo, Danny Shittu gibi "sağlam" oyuncular bulunuyor. Bunun yanı sıra forvet hattı pek iyi olmasa da tecrübeli golcüleri barındırıyo. Kanu, Martins, Obasi, Utaka gibi pek çok yetenekli forveti bulunan Nijerya'nın en alternatifsiz bölgesi olan ortasahasında Chelsea'li John Obi Mikel ve Fullham'lı Dickson Etuhu teknik direktör Lars Lagerback'in ortasahada görev vermesi kesin gözüyle bakılan isimlerden.

Yunanistan


Yunanistan'ın Arjantin ve Nijerya'nın bulunduğu gruptan tur atlaması hem Yunanlılar hemde tüm futbolseverler için sürpriz olur. Kadrosunda yetenekli oyuncuları bulunduran Yunanistan ikinci kez Dünya Kupasına katılıyor. İlk katıldıkları turnuvada 0 puan ve -10 averajla evlerine geri dönmüşler. 2004'teki Avrupa Şampiyonasından sonra takım giderek gerilemeye başladı ve 2008 Avrupa Şampiyonasında gruptan çıkamadılar. Dünya Kupası Elemelerinde kolay gruba düşen Yunanistan gruptan ikinci olarak çıkıp play-off'larda Ukrayna'yı yenerek tarihinde 2. kez Dünya Kupasına katılmış oldu. Kupada Yunanistan'ın güvendiği isimler; Liverpool'un stoperi Krygiakos, Pana'da oynayan oyun kurucuları Karagounnis ve forvette büyük umutlar bağladığı Gekas ve Samaras.

Güney Kore




Güney Kore B grubunun en zayıf takımıdır bana göre. Ama gayretleriyle bir yerlere gelebilirler. G.Kore ilk kez dünya kupasına 1954'te katılmış(aynı zamanda Türkiyenin de katıldığı ilk Dünya kupası) ve Macarşstan'dan 9, Türkiye'den 6 gol yiyerek evine dönmüştür. Ve bir daha sahneye çıkmak için 8 Dünya Kupası(32 sene) beklemiştir. Dünya Kupasındaki en büyük başarısını 2002 de evsahipliği yaptığı turnuvada yarı finale çıkarak almıştır. En büyük kozu tabii ki ManU'da oynayan Park Ji Sung olan G.Kore defans hattının kısa olması ve yedek forvetinin bulunmaması başarısızlığa davetiye çıkarıyor.

Dünya Kupası | A Grubu


Blogu yavaş yavaş dünya kupası moduna sokmanın zamanı geldi.Yalan dolan transfer haberleriyle ilgilenmek yerine kupayla ilgili bir şeyler okumak yazmak vs. daha iyi olur diye düşünüyorum.Grup grup analizler,kupa tarihi ile ilgili haberler ve takımlardan güncel haberler yer alacak bu bir kaç hafta blogda.İlk olarak A grubu analiziyle başlıyorum.


A Grubu

Fransa

Meksika
Güney Afrika

Uruguay

(Yukarıdaki sıralamayı tahmini grup sıralamam olarak yazdım.Diğer gruplarda da öyle olacak.)


Güney Afrika


Öncelikle ev sahibinden başlayalım.Kamerun’dan sonra bu turnuvada en başarılı Afrika takımı diyebiliriz kendilerine.Kendi seyircilerinin önünde bir şeyler başarmak istiyorsalar ellerinden gelenin en iyisini yapmak zorundalar.Taraftar desteği ne derece ateşliyordur onları bilemiyorum çünkü o vuvuzela sesi ben sahada oynarken çalınacak olsa futbolu bırakmayı düşünebilirdim o an.Ama onların yerel bir sevinç gösterisi olduğu için bu belki Güney Afrika’ya avantaj rakiplerinede dezavantaj sağlayabilir de.

Takımın en önemli yıldızı tabi ki Steven Pienaar.Dortmund,Ajax ve şimdi de Everton forması giyiyor Afrika’lı yıldız.Onun bu tecrübesinden ve oyun zekasından muhakkak faydalanmak isteyecektir teknik direktör Parriera.İlerdeki diğer bir önemli isim ise ilerlemiş yaşına rağmen Benny McCarthy.3.lük için Uruguayla kapışırlar ve ev sahibi avantajlarını kullanabilirlerse bunu başarmaları çok ta zor değil.


Fransa


Şu takımın başında Domenech olmasa rahat yarı final görürler derdim.Kaleden başlayarak Mandanda,Sagna,Abidal,Evra,Gallas,Lass&Alou Diarra,Gourcuff,Ribery,Henry,Anelka ve daha bunlar gibi bir çok yetenek.Ama takım hiç bir şey oynayamıyor Domenech yüzünden.Fransa federasyonu anlayamadığım bir kararla turnuva sonrasında Blanc’la çalışacaklarını açıklamış.Bu kararı dünya kupası öncesinde vermeyip te dünya kupasına gidileceği sırada ve takımın başında halen Domenech varken neden verildiğini anlayabilmiş değilim.Herşeye rağmen yine çeyrek finale kadar rahatça çıkar horozlar.Orada da olası rakipleri Almanya ya da İngiltere olabilir.Ve muhtemelen dünya kupası maceraları da buraya kadar sürer.

Meksika



İkinci olurlar diyorum çünkü çok genç ve dinamik bir kadroyla geliyor.Başlarında da ülkenin en önemli teknik direktörü Javier Aguirre olacak.2009’daki CONCACAF zaferlerinden sonra burada da bir üst turu zorlayacakları kesin.Kadrodaki en gücendikleri isimler kaleci Ochoa,defansta Barçalı Marquez ve ilerde de Guardado,Gio Dos Santos,Vela ve tecrübeli Blanco.


Uruguay



Uruguayın kadrosunun ileri turları görebilecek kapasitede olduğunu pek düşünmüyorum.Forlan ve Lugano ülke için önemli isimler ama diğer oyuncularında onların çabasına ve arzusuna ayak uydurmaları gerek.Uruguay bu turnuvayı ilk kazanan(toplamda 2 kez) takım ancak o yıllar çok eskide kaldı ve o başarılar ancak Uruguaylıların hayallerinde yer alıyor.

II. Rivaldo


Eğer kazanmak için kirli oyunlar oynamamız gerekirse ,bunu da yaparız.Dünya Kupası'nda önemli olan tek şey kazanmaktır.Kazanmak için herşeyi yapmaya hazırız.
Luis Fabiano

23 Mayıs 2010 Pazar

Finallerin Golcüsü


Milito dün gece ŞL finalinde Bayern Münih karşısında golünü attı. Ve böylece İtalya Kupası Finali, Serie A son maçından(o da bir final sayılır) sonra bir finalde daha gol atarak ne kadar büyük bir futbolcu olduğunu gösterdi. Ayakta alkışlanmayı gerçekten hakeden bir futbolcu kendisi. Maç devam ederken Startv Militonun istatistiklerini ekrana getirdi ve tablo şöyleydi; 2şut 2kaleyi bulan şut 2 gol. Mükemmel bir kontra-atak oyuncusu olduğunu tekrar hekese gösterdi. Diğer bir parantez de İnter takımı için açmak gerekir. Topla oynamadan da maç hatta kupa kazanabileceğini gösterdi. Topla oynama oranlarında %40'a çıkamadı hiç ama yine de kazanmayı bildiler bir kez daha tebrik ediyorum kendilerini.

Nefret & Saygı

Bu adamı görünce ya da adını duyunca onunla ilgili ne düşündüğümü gerçekten kestiremiyorum.Kendi içimde çelişmeye başlıyorum.Bence dünyanın gelmiş geçmiş en iyi teknik direktörü(efsane Brian Clough dönemine yetişemediğim içinde böyle diyor olabilirim).Oyuncularıyla olan ilişkileri,işine verdiği önem ve elde ettiği başarılarla bu ünvanı hakediyor bence.Futbolculuk geçmişi olmadanda,çekirdekten yetişerek,işi erbablarından öğrenerek nasıl bir teknik direktör olunacağını herkese gösterdi bence.Ama birde şu takındığı maske var.Ukala,dünyayı ben yarattım havaları olan,başkasının demesini beklemeden en iyi benim diyen,bilerek kendine düşman edinen bir adam oluyor o maskenin altında.Maske diyorum çünkü dünkü kupa finali sonrasında da gördük Mourinho'nun halini.Eğer bu hali bir maskeden ibaret olmasaydı orada kendini bırakmaz gözyaşlarını dökmez aynı Barcelona maçında yaptığı gibi egoist bir biçimde göstermelik bir zafer turu atardı ve "Dünyanın en prestijli kupası dünyanın en prestijli teknik direktöründe.İkinci kez..." gibisinden bir açıklama yapardı ve giderdi.Bütün bunlardan dolayı tam nefret edecek gibi oluyorum sonra bir anda kendi vicdanım devreye giriyor.Sanki sen farklısın diyor.Değilim.Kazanmak için elimden gelen herşeyi yaparım.Elimden gelmiyosa kendi kendimi yer bitiririm.Ama ben kazanmalıyım.Hem yaptıklarımla hem söylediklerimle hem başkalarının söyledikleriyle kendi egomu tatmin etmeliyim.Eğer bende böyle düşünüyorsam diyorum sonra kendime gerçekten bu adamdan hem nefret ediyorum hemde son derece saygı duyuyorum.Belki bu yazdıklarıma karşı çıkanlar olabilir.Kazanmak herşey değildir vs. vs. gibisinden şeyler söyleyebilirler.Bence bunu diyenler daha önce hiç kazanmamışlar.Çünkü kaybetmekle kazanmak arasındaki o koca farkı anca kazandığınızda anlayabilirsiniz.

21 Mayıs 2010 Cuma

Rancik Kaldı


Çok şaşırdım görünce.Genelde her sene yabancıların hepsi değişirdi bizim basketbol şubesinde.Darius Washington Roma'ya geçmişti ligler biter bitmez.Ama Rancik ile 2 yıl daha sözleşme yapılmış.Simas Jasaitis'te takımda kalmalı. Bu yabancı oyuncuların sözleşmeleri bundan sonrada tek yıllık olmaktan çıkar umarım.

20 Mayıs 2010 Perşembe

Rüştü ve Aradıkları


Rüştü kimi aramış; Kasımpaşa-Fenerbahçe maçında aptal saptal bir gol yiyen Murat Şahin'i.Kimi aramış;Fener'den 3 yiyen Ankaragücü antrenörü Ümit Özat'ı.Bir de Fenerle berabere kalan Trabzonsporlu Serkan Balcı'yı.Bunları arayıp demiş ki Rüştü Fener'i yenin.Yenilin dese olay olur anlarım ama adam yenin demiş(deyip demediği bile meçhul).E zaten onların sahaya çıkma amacı rakiplerini yenmek değilmi.Yani anormal bir durum yok ortada.Ki bakıyoruz Rüştü'nün güya arayıp yenin dediği takımlar zaten Fener'i yenemedi.Sırf gündemi değiştirmek için klasik bir Aziz Yıldırım oyunu.Aynı Galatasaray'ın şampiyonluğundan sonra istifa edip sonra 2 hafta sonra karı gibi sözünden dönüp geri geldiğinde yaptığı gibi.Yemezler bu sefer.Yerse senin taraftarın yer anca.Sana hesap soracaklarına hala senin gazına gelip at gözlüklerini çıkartmayıp kaçan şampiyonlupun sebebini başka takımlara çamur atarak arıyorlar.En basitinden yenseydin Trabzon'u(zamanında Denizli'yi) olsaydın şampiyon.Olamadın oturup susmasını bilicen ve bükemediğin bileğide öpücen.Galatasaraylılık duruşuyla Fenerbahçelilik duruşu arasındaki en büyük fark budur işte.

Gecikmiş TSL Değerlendirmesi


Ligin kaderi yine son haftadaydı yine lider Fenerbahçe'ydi ve şampiyon olamayan takım yine Fenerbahçe oldu.Bursaspor şampiyon oldu.Her ne kadar Aziz Yıldırım yine gündem değiştirme kampanyalarına başlamış olsa da boşuna yırtıyor bir taraflarını.Bundan 10 yıl sonra bakıldığında tarih Bursaspor'u yazacak Aziz'in çemkirmelerini değil.İçerde dışarda İstanbul devlerine kafa tuttu Bursa bu sene ve sonuna kadar haketti şampiyonluğu bence.

Galatasaray açısından bakacak olursak tam bir hüsrandı lig.Ben herşeye rağmen yönetimin doğru yolda ilerlediğini düşünenlerdenim.Ama Rijkaard konusunda ciddi soru işarteleri oluşmadı değil kafamda.Bu takım bu kadar kötü oynatılabilirdi daha önce söylediğim gibi.Ama yapçak bişey yok 1 sene herhangi bir işe alışmak için bile çok kısa bir süreç.Hele futbolda dahada kısa.Bu yüzden gerçek Rijkaard'ı ve oyunununu önümüzdeki sene görebilmeyi ümit ediyorum.Takımın iskeleti bayağı bir bozulacak bu bir dezavantaj ama madem Rijkaard böyle istiyo sonuçlarınıda düşünmüştür herhalde.Aksi halde boşa giden bir devrim çabası ve 2 sene olarak tarihe geçer bu Rijkaard dönemi.

Gecikmiş Seri A Değerlendirmesi


Liglerin final haftası benimde final haftama gelince bir şey yazamadım bloga.An itibariyle otobüsteyim ve gecikmiş yazımı yazmaya başladım.İtalyadan başlayacağım çünkü Süper Ligdeki olanlarla ilgili o kadar çok şey yazmak gerekiyor ki onları ayrı ayrı postlarda paylaşırım diye düşünüyorum.

İtalya’da da şampiyonluk son haftaya kalmıştı ve Siena’yı yenen Inter tekrardan şampiyon oldu.2 sene öncede çok yaklaşmıştı şampiyonluğa Roma ama o zamanki farklıydı.Inter 12 puan fark yapmış sonra cepten yemeye başlamıştı.Son haftada yenilmesi durumunda şampiyonluğu kaybedecekti ama riske atmayıp kazanmışlardı ve şampiyon olmuşlardı.Bu senede kaderleri kendi ellerindeydi.Galibiyet durumunda her türlü şampiyon onlardı.Ama o kadar inanılmaz şeyle olmuştu ki Roma cephesinde eğer 2000 den sonra bir daha şampiyon olunacaksa işte o yıl bu yıldı.Sezona Spaletti’yle başlayan Roma son 5-6 yılın en kötü lig başlangıcını yaptı beklide.Takım Avrupa kupalarına bile gidemez derken Spaletti gitti ve Ranieri geldi takımın başına.Ve peri masalı orda başlamıştı.tam 24 maç mağlubiyet alınmadı.Sampdoria malubiyeti ve Lazio’nun Inter’e yatışı bu kadar emeğin şampiyonlukla sonuçlanmamasına sebep oldu.Yani bu maçlarla perimasalı sona erdi ve şampiyonluk başka bahara kaldı.

Yinede her şey için öncelikle Ranieri’ye sonra futbolculara ve yönetime sonsuz teşekkürler.Roma taraftarlarını 10 yıl aradan sonra en azından şampiyon olmuş kadar heyecanlandırdıkları için…


13 Mayıs 2010 Perşembe

Güle Güle Topal

Onu sevmeyen Galatasaray taraftarı yoktur herhalde.Daha gelir gelmez çıktığı Liverpool maçıyla gönlümüzü fethetmişti o.Şimdi Valencia'ya gidiyor geçen 4 senenin ardından.Bir yanım istiyor gitmesini bir yanım istemiyor.İstemiyor çünkü formunu performansını falan geçtim sahada bir Galatasaraylı gibi duruyordu Mehmet Topal.Böyle adamların takımda ne pahasına olursa olsun kalması taraftarıyım.Ama dedik ya sevdik işte Topal'ı.Gitsin kendini kurtarsın,Türkiye'yi ve Galatasaray'ı en iyi şekilde temsil etsin Avrupa'da.İnşallah sonu Tugay gibi olur diyorum.Her şey için teşekkürler türk örümceği...


Atl.Madrid'in Avrupa Ligi Zaferinin Kilit Adamı

Hırsız Gianluca Rocchi
O görmediğin eller yapışacak iki yakana öbür dünyada...

9 Mayıs 2010 Pazar

O an(Frank Ribery)

Tribünde Mourinho 'da varmış.Şampiyonluk bonusu olarak bir transfer patlatabilir scarface.

Rijkaard Ve Sistemi


Sistem mi? Hangi sistem. Ortada bir sistem yok doğru. Şu resimi gözümle görmüyor olsam ortada Rijkaard'ta yok bence. Olabilecek en kötü senaryo oldu demiş maç sonrasında. Olur tabi!Türkiye'de eline geçebilecek en kaliteli takımı olabilecek en kötü şekilde oynatıp değiştirirsen en kötü senaryo olur başrolde de sen olursun. İddiası kalmamış bir takımı izlemek için doldurdu o taraftar bugün Ali Sami Yen'i.Herkes Sami Yen'e vedayı güzel bir şekilde hatırlamak için gitti oraya. Ama insanların heveslerini kursaklarında bıraktılar. Sahada kafası koparılmış tavuk gibi ne yaptığını bilmiyen bir futbolcu topluluğu ve onlara ayak uyduran bir teknik adam... Önümüzdeki sene 5-10 kişi takımdan ayrılıp yenileri gelecek muhtemelen. Yani yeniden adaptasyon süreci yeniden yabancı deneme günleri ve yeniden başarısız bir sezon. Çok mu karamsarım? Hadi canım. Siz bir de şu yukardakinin maçta ve maçtan sonraki surat ifadesine bakın. Benden daha karamsar.

7 Mayıs 2010 Cuma

Motherwell 6-6 Hibernian



Tam bir gol yağmuru olmuş.Anlatmama gerek yok video herşeyi anlatıyor.Son golü izleyene kadar paylaşmayı düşünmüyordum ama yok böyle bir gol.Tek kelimeyle mükemmel.

Farkı Açmaya Çok Az Kaldı...

5 Mayıs 2010 Çarşamba

Bozulamayan Gelenek


28 yıllık gelenek bu sene de bozulamadı. Pek umurumda değil aslında Türkiye Kupasını kazanmaları. Tek temennim ise 34. hafta Trabzonun Fenerbahçe'yi tekrardan yenmesi. Tekrardan iki kupaya bu kadar yaklaşmışken iki kupayı da alamamaları daha güzel olur.


2 Mayıs 2010 Pazar

2010 Dünya Kupası Çıkartmaları

Bugün Habertürk gazetenin hediyesi olarak verildi albüm.Bu şampiyonada toplamam diye düşünüyordum ama bu kampanya kanıma girdi yine.Benim açımdan şampiyonalara ayrı bir renk katmıştır Panini çıkartmaları.Bu şampiyonada öyle olacak.İlerleyen zamanlarda takas sıkıntısıda başlar buradan da ilgilenen arkadaşlarla eksik çıkartmalar için takas konuşabiliriz.İlk pakette de Elano,Kuyt,Casillas,Demichelis,McCarty,Alexis Sanchez çıktı.Hafta boyunca çıkartmalar yine Habertürk'ten hediye.

Bu da fifa.com'daki sanal albüm.

Twente Mucizesi

Steve McClaren gibi tecrübeli bir hocalarının olması şampiyonlukta en büyük avantajlarından biriydi Twente'nin...

Ajax,PSV,Feyenoord.Bunlar Hollanda'nın en başarılı takımları.Ancak son bir kaç senedir önce AZ Alkmaar şimdi de Twente tahtlarını fena halde sallıyorlar.Bugün tamamlanan Hollanda liginde şampiyonluğu Twente elde etti.Bu Twente'nin tarihindeki ilk şampiyonluğu.Sezonu 2 mağlubiyetle kapatarak 86 puanla ipi göğüslediler.Kosta Rika'lı golcü Bryan Ruiz 24 gol atarak takımının en çok gol atan oyuncusu oldu.Zaten son bir iki senedir gözle görülür bir çıkışları vardı ve bunuda en zirveye gelerek taçlandırdılar.Bizim ligimizde de AZ ve Twente'ye benzer iki takım;Sivasspor ve Bursaspor.Sivas 2 sene zorlamasına rağmen sonunu getiremedi.Bursaspor ise daha da zorladı ve hala ümidi var o konuda.Şampiyon olurlarsa Twente gibi onlarında ilk şampiyonluğu olacak.Galatasaray,Fenerbahçe ve Beşiktaş'ta yukarıda saydığım 3 Hollanda büyüğü konumunda olacak.

Bryan Ruiz 24 gol

1 Mayıs 2010 Cumartesi

Şampiyon Bayern Münih


"Şampi..." şeklinde başlık atmaya gerek yok çünkü Bayern Münih futbol tarihinin gelmiş geçmiş en büyük mucizesi yaşanmazsa(ki yaşanmaz) şampiyon. Son haftaya 2.nin 3 puan önünde giriyorlar. Bundesliga'da ikili averaj kuralı yok ve genel averaja bakılıyor. Yani 3 puan önde ve 17 averaj fazlasıyla giriyor son haftaya. Bırakın bir haftayı bu averaj farkını 1 sezonda bile kapamak çok zor. Hal böyleyken Bayern Münih şampiyon demek yanlış olmaz herhalde.